Pazarlama konulu gittiğim her seminerde reklamcılık kavramının değiştiği ve artık daha farklı yaklaşımların kullanılması gerektiği mutlaka vurgulanır. Reklamcılık Türkiye’de bir süredir zor bir dönem den geçiyordu fakat gelişime ayak uydurabilen, yaratıcılığın ötesine geçerek işlerini belirli rasyonellere oturtabilen ajanslar ayakta kalabildi. Reklamcılığın ölmesi diye birşey söz konusu değil çünkü ticaret olduğu sürece rekabet ortamındaki farklılaşma ve tanıtım ihtiyacıda farklılaşma gösterse bile devam edecektir.
Son yıllarda gelişen teknolojinin getirdiği olanaklarla birlikte insanların tüketim şekilleri ve algılayışları da değişim gösterdi. Teknoloji gelişiminin ivmeli bi hızla geliştiğini düşünürsek bu ivmeye ayak uydurarak kendini geliştirebilen ajanslar sadece ayakta kalacaklar. Gelişime açık olmayan yada bunu başaramayan ajanslar ise yaptıkları yatırımların geri dönüşünün verimsizleşmesin den dolayı kepenkleri indirmeye mahkum kalacaklardır.
Öncelikli olarak algılanması gereken ilk olgu, tüketicinin her üründe başka alternatiflerinin de olduğu ve bu alternatiflerin de hemen hemen benzer imkanları sundukları için marka sadakatinin değişken olması. Bu yüzden reklamcının ilk işi gündemi takip ederek tüketici ile iletişimini hiç koparmayarak zamana uygun şekilde dil ve çözümler üreterek sadakatlarını kalıcı kılmak.
Bu olguyu her projeye girişme den önce özümsedikten sonra dijitalleşen dünyaya ayak uydurarak teknolojinin her alanından faylanması ve bunları en doğru şekilde kullanması gerekiyor. Çünkü teknolojideki gelişimler pazarlama dünyasının yöntemlerini allak bullak ediyor. Reklamcının artık gazete, televizyonun vb. mecraların ötesine geçerek dijital dünyayla haşır neşir bir şekilde teknolojinin nimetlerin den faydalanarak ayak uydurması gerekiyor. İnternet artık sadece web sitesi ve e-posta gönderilen bir ortam olmanın çok ötesine geçmiş durum da ve ıssız bucaksız bu ortam da var olmayan markaların kalıcı olması artık söz konusu değil. Dünyaya baktığımız da bile yıllık ciroları en yüksek markalar yaşamsal ihtiyaç ürünleri tedarikçileri ile hemen hemen yakın değerlere sahip olarak teknoloji alanındaki markalar geliyor. Bu da gösteriyorki teknoloji artık insanlar için yaşamsal bir ihtiyaç ve bu ihtiyaçlarını doğru şekilde yönlendiren, iletişime geçen markaları tercih ediyorlar.
Reklamcının bu noktada işi dahada zorlaşıyor çünkü ipler artık tamamen tüketicinin elinde. Kısaca bu bilgi kaosunun ve ulaşılabilirliğin içinde tercih edilme kaygısı ile yola çıkılması gerekiyor. Hata şansı artık yok güç tüketicide ve bir anda tercihlerini değiştirebiliyor.
Reklamcılık teknoloji sayesinde her ortam da dijitalleşmeye devam edecek. Öyleki bu outdoor reklamlara bile yansıyarak yakında reklam panolarının hemen hemen hepsi digitalleşecek ve billboardlarda da primetime gibi kavramlar söz konusu olacak. Öyleki teknolojiyi doğru şekilde kullanan her marka ayakta kalma şansı barındıracak. Amerika’nın son girdiği seçimlerde Başkan seçilen Obama bugüne kadar teknolojiyi en iyi kullanan başkan seçilmiş ve halkında sempati yarattı. Bu konuda yanılmadığını gördüğü içinde devletin yapılarınıda dijital ortama taşıyarak change.gov isimli web sitesini hayata geçirerek halkının bu ortamdan devletin yönetimine dair iletişime geçmesini, fikirlerini isteklerini paylaşmasını sağladı.
Teknolojini kullanımınının tüketiciyle hızlı ve etkileyici ulaşımının yanında çok düşük maliyetlerle tüketiciye ulaşma olanağıda sağlıyor. Fakat unutulmaması gereken birşey varki her reklamda artık ürünün faydalarından bahsetmenin yanında sadakat yaratmak için yapılan reklam stratejisi temelinde reklam kaygısı yatmasına rağmen bir fayda sağladığı taktirde WOM’a sağlayarak tüketicinin kendi reklamını yapmasını sağlayacak kadar sadıklaştırabiliyor.
Gelecekte arz ve talebe bağlı olarak ticaret devam edecek ve tabikide bugunkü reklam kanalları yer almaya devam edecek. Fakat teknoloji ile entegre olmayan ajansların ayakta kalmamanın yanında o ajanslara bel bağlayan markalar rekabet ortamında tüketicilerini kaybetmeye mahkum olacak.
Sonuç olarak günümüzde internetin cep telefonlarından dahi etkin şekilde kullanıldığı, insanların dünyayı yakından izleyebildiği, tercih seçeneklerinin her geçen gün arttığı ve gücün tüketicide olduğu bir dünyada reklamcının ayakta kalabilmesi için teknolojiyi en etkin şekilde kullanarak diğer iletişim mecraları ilede bunu destekleyerek tüketiciye ulaşması gerekiyor.
minimum maliyet maksimum işlevsellik. bence temel kural budur..işlevselliği iki bileşenli olarak ele almakta yarar vardır diye düşünüyorum. İşlevselliğin temel bileşeni ile kastettiğim herhangi bir ürünün maddi veya mekanik işlevliliğidir. ikinci bileşen ise ürünün estetik etkisidir.Yani görünümü,kokusu,hissedilişi vs .yani bütünüyle duygu dünyamızda bıraktığı etkidir. birinci bileşen bütün kültürlerde hemen hemen aynı olarak algılanmasına rağmen ikinci bileşen her farklı kültürde farklı olarak algılanacak ve buna bağlı olarak ürünün etkisi ve buna bağlı tercih edilebilirliğide farklı olacaktır.
Bu temel yaklaşım üzerinden teknolojik gelişimi kullanan reklamcının başarılı olacağına inanıyorum.
Doğal olarak en önde yer alabilmek için bütün bu özellikleri tüketicinin talebine en uygun şekilde sağlamak gerekmektedir.
Sadece düşüncelerimi paylaşmak istedim.
Başarılarınızın devamını dilerim.