Birçok bilim dalına ilgi duymanıza rağmen neden MATEMATIK?
Hiçbir bilim dalına ilgi duymuyorum ki, hem de hiç duymuyorum. Bu kadar ilgisiz birisi olamaz. Bir fiziğe ilgi duydum, o da mecburen çünkü okumak zorundaydım. Küçükken de ilgi duymazdım. Balinaların bilmem nesi, solucanların bilmem nesi, hiç bu kadar sıkıldığımı hatırlamam. Yok, bir alet nasıl çalışır, güneş tutulması nedir, dünya neyin etrafında, ne kadar sürede döner…

Peki matematik nasıl başladı?
soyut. Onun hiçbir şeyle ilgisi yok. Tek başına, evine kapanıp düşünüyorsun.
Matematiği seviyorum ama matematik bir bilim değil. Matematik dışarıdan bir şeyle ilgilenmez. Zihinsel, tamamen kendi kafanda olan bir şey; böceğe bakmıyorsun, yıldızlara bakmıyorsun, senin dışında olan bir gerçeği bulmak zorunda değilsin, tabi ki oradan faydalanıyorsun, bu başka ama gerçekliği kendi içinde.

O zaman bilim ne?
Çeşitli tanımları var tabi… Poper’in tanımlarına göre her şeyden önce anlaşılabilir olması lazım. Mesela yerçekimi yanlış olabilir çünkü kanıtın yok. Bu telefonu bıraksam yere düşer, bin defa bıraksam yine düşer ama bin birinci de yine yere düşecek diye bir şey yok. Bir varsayım üzerine kurulmuş. Matematik de böyle değil. Mesela Türkiye’nin nüfusu 70 milyon diyelim. Nereden biliyorsun? Söylediler de oradan biliyorsun. Herkes yetmiş milyon dediği için, sen de bildiğini zannediyorsun. Matematikte eğer sen matematiksel bir gerçeğin gerçek olduğunu biliyorsan dünya alem tersini söylesin, sen tek başına karşı çıkabilirsin hem de kendinden emin bir şekilde.

Bütün bilim dalları bir tarafta, matematik bir tarafta diyebilir miyiz?
Evet.

Hayata dair kararlarınızda babanız, Aziz Nesin’in etkisi neydi?
Doğrudan etkisi sıfırdı tabiî ki. Hiç kimse bana söz geçiremezdi ama sonuçta onun oğluyum. Dolaylı olarak etkilemiştir beni.

Onunla yaşadığınız ve unutamadığınız☺ bir anınızı paylaşır mısınız?
Çok var tabi… Diş macunu hikâyem vardı. Küçükken onun diş macununun kapağını hep açık unuturdum. O da her seferinde “ Ali! Gel buraya, kapat şu diş macununun kapağını” diye kızardı. Bir defasında yine çağırdı:” Sen nasıl dişini fırçalıyorsun?” dedi. Ben de “Sen nasıl fırçalıyorsan ben de öyle fırçalıyorum” dedim. “Yok, yok nasıl fırçalıyorsun göster bakayım “dedi.” Banyonun kapısını açıyorum, diş macununu ve fırçasını alıyorum.” dedim. “Yok, yok daha önce ne yapıyorsun?” dedi. “Tüpün kapağını açıyorum.” “ Sonra ne yapıyorsun?” dedi.” Sonra …”dedim. Sonra inat etti,” Gel yap bakayım” dedi. Tüpün kapağını açtım, koydum oraya.” İşte, o kapağı hiçbir zaman oraya bırakmayacaksın, o kapak hep elinde kalsın o zaman unutmazsın” dedi. Problemi çözüş şekli beni çok etkiledi. Orada babamın aklına bir daha hayret ettim. O günden sonra hiç açık unutmadım.

Eğitimizi yurt dışında tamamladınız, oradaki birçok üniversitede çalıştınız peki sonrasında neden Türkiye ve neden Bilgi?
Zaten Türkiye’ye dönmek istiyordum, 23 yıl kaldım yurt dışında. Biraz da sıkıldım doğrusu. Amerika’da ve Avrupa’da da yapabileceğim fazla bir şey yoktu. Çok kilitleşmiş bir yapıları var. Hiçbir şeyi değiştiremezsin. Türkiye’de ihtiyaç vardı bana ve burada bir şeyleri değiştirebilme umudu vardı en azından bende. Dönmek istiyordum. Babam öldüğünde zaten gelmek zorunda kaldım, Nesin Vakfı’ndan dolayı. Neden Bilgi dersen, bir kere özel okullarla anlaşamadım. Mesela Bilkent: Bir süre orda ziyaretçiydim. Orda problemler yaşadım. Okul açılışının haricinde, alternatif açılış yapacak öğrencileri okuldan atacaklar. Tabi bu duruma karşı çıktım. Basına da yansıdı bu olay, sonuç olarak bir şey yapamadılar ama daha önceki senelerde atmışlar. Devlet okullarının maaşları yeterli değildi. Toktamış Ateş sayesinde buraya geldim, zaten matematik bölümü de böyle açıldı.

Babanızdan sonra Nesin Vakfı’nın sorumluluğunu siz aldınız, şu anda bu vakıf hangi konumda, vakıf adına sürdürülen çalışmalar neler?
Vakıf eskisine göre gayet iyi aslında. Çocuklar daha iyi besleniyorlar, daha iyi yetişiyorlar, daha rahatlar, daha modernler… Çiftliğimiz var şimdi, eskiden yoktu. Gayrimenkule yatırım yaptım, benden sonra gelen para peşinde koşmasın diye. Orası kültür vakfı değil ki bu ay paramız yok etkinlik yapamayacağız diyemeyiz ki. Orada çocuklar yaşıyor, bu ay beslenemeyeceksiniz, okula gidemeyeceksiniz, ayakkabı alamayacaksınız diyememem… Sorumluluk çok yüksek…

Türkiye’ye kısa donem askerlik için geldiğiniz sırada` orduyu isyana teşvik` iddiasıyla tutuklanarak yargılandınız, bu olaydan bahseder misiniz biraz?
Başaramadım maalesef.(gülüyor) Ciddiye alınacak bir şey yoktu tabi. Ben silahı severim, nişan almayı severim, iyiyimdir de. Aslında seve seve gittim, güzel bir şeyler olacak diye ama sizi çayıra salıyorlar ne kitap okuyabiliyorsun, ne yazı yazabiliyorsun, ne eğitim var. Hiçbir şey yoktu ki! Bıktım tabi. İlk ay hiçbir şey vermiyorlardı, matematik kitabı bile… Komutan” Biz bundan anlamayız “diyordu. Ama iyi bir şey oldu, matematik yapmaya başladım tabi sıfırdan. Ben bütün bir kariyerimi aslında cezaevinde bulduklarımla yaptım. Orada ilginç bir yaklaşım buldum, kimsenin bulamadığını sandığım bir yaklaşımdı. Meğer bulunmuş. Kitap yok ki kütüphane yok, hiçbir şey yok! Ama benim yaklaşımım ilginçmiş oradan ben bir kariyer yaptım aslında. Bütün matematikteki başarım oradan kaynaklanıyor. Hatta bir makale yazdım, bizi hapishanene ye attıran generale teşekkür ettim.

Matematik araştırmaları, bölüm başkanlığı ve Nesin Vakfı yöneticiliğinin yanı sıra yağlıboya resim, desen ve portre çalışmaları da yapmaktasınız, bu sanata ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?
Küçükken hep ressam olmak istemiştim. Hep içimde kalmıştır. Paris’te öğrenci iken hafta da 2- 3 defa yapardım. Orada her mahallede devlet okullarında 10- 15 kişi toplanırdık, model çağırır, o modelin parasını bölüşürdük aramızda. Sonra Amerika’ da eşimi, dostumu, çoluğumu çocuğumu çizdim. Benim bir sanatçıyım diye ortaya çıkmışlığım yok, daha çok desen yapıyorum. Desenim kuvvetli, yağlı boyam o kadar iyi değildir. İyi portre yaparım.

Matematik Dünyası çalışmalarınız nasıl gidiyor, hedeflenen kitleye ulaşabildiniz mi acaba?
Hedeflenen kitle bir milyon, biz bunun yüzde birine ulaşabildik, on bir bin satıyoruz. Tabi Türkiye için büyük bir başarıdır. Türkiye’de on bir bin satan dergi yok gibi bir şey. Üç, dört tane vardır. Ama yetmiş milyonluk Türkiye’de bir milyon satması lazım bu derginin. Her okulun her öğrencinin alması lazım bu dergiyi…

Ali Nesin birçok kişi tarafından örnek alınan biri, peki onun örnek aldığı biri var mı?
Kimse kimseyi örnek almasın. Niye beni örnek alsınlar ki. Kendi doğrunu kendin bulacaksın. Kimseyi örnek almadım. Bana bir şeyler öğretenler oldu tabiî ki mesela babamdan çok şey öğrenmişimdir.

Babanızın haricinde çok şey öğrendim dediğiniz biri var mı?
Babamla kıyaslanamaz hiç biri tabi ki. Ama hocalarımdan çok şey öğrendim. Genellikle öğrendiğim şey bilgi olmuyor, davranış oluyor. Matematik kitabı okumasını bir hocamdan öğrendim mesela. Ne bileyim, başka türlü bir eğitim olabileceğini yurtdışından öğrendim. Ben Türkiye’de doğmuşum, Türkiye’de büyümüşüm. Başka türlü bir kadın erkek ilişkisi olabileceğini orada öğrendim. Başka türlü bir insan davranışı olabileceğini orada öğrendim. Nasıl rahat davranılabileceğini orada öğrendim.

İki çocuk babasısınız, kızınız Aslı babasının yolunda ilerliyor ya oğlunuz, onlar üzerindeki etkinizden ve onlarla ilişkilerinizden bahseder misiniz?
Aslı’nın benim yolumda ilerlediği yok, kendi yolunda ilerliyor. İnşallah öyle de olur. Matematikten sonra başka bir alana yönelecek. Oğlum da sinema okuyor maalesef…

Niçin maalesef?
Bence herkesin matematik okuması gerekiyor. En az iki yıl, okusunlar daha iyi, ondan sonra istediği yerde okuyabilirler. Ama matematik çok önemli, soyut düşünce için: düşünebilmek için. Doğru nedir, yanlış nedir, gerçek nedir? Nasıl ikna edilir bir insan, nasıl yazılır? Aksiyom nedir, neyi kabul ediyorum?

Matematik okumasını söylediniz mi hiç ona?
“ Matematik oku!” dedim.(gülüyoruz) Başlangıçta dememeye çalıştım, kendi kendine yönelsin diye. Baktım gitmiyor söyledim ama sonuçta herkesin hayatı kendine…

İlişkileriniz…
Eşimden ayrılalı yedi yıl oldu herhalde. Oğlumsa daha küçük bir çocuktu. İlişkimiz iyi, en azından iyidir fakat babamla benim aramda olduğu gibi bir ilişki yok. Kızıma biraz daha yakın hissediyorum çünkü o benim ilk çocuğumdu ve o doğduğu zaman o kadar çok işim yoktu. Ona ben baktım sayılabilir. Oğluma bakamadım maalesef. Oğlum doğduğu zaman Türkiye’den yurtdışına çıkamayan birisiydim. Pasaport vermiyorlardı, param yoktu, pulum yoktu, özel ders veriyordum. Gece gündüz çalışıyordum üç beş kuruş kazanmak için, ailemi geçindirmek için. Onunla ilgilenemedim ama kızımla çok ilgilenmişimdir.

Unutkan birisiniz, acaba bu unutkanlığız hayatınızı olumsuz yönde etkiliyor mu?
Aslında bunu değerlendirdim ben. Matematikçi olmamın nedeni unutkan olmam. Hiçbir şey hatırlayamazdım dolayısıyla anlamaya çalışırdım. Hiçbir formül hatırlayamazdım lisedeyken…

Gençlik adına yakındığınız anlar çok, ne yapılmalı?
Hiçbir şey yapılmıyor ki. Gençlik kulüpleri kurulabilir, kütüphaneler daha fazla olabilir, sinemalar daha güzel olabilir, burs verilebilir, mağdur durumda olanlara yardım edilebilir, anlamayanlara ders verilebilir… Yapılabilecek şeylerin sonu yok ki çocuklar ve gençler için… Çocuklara ve gençlere sürekli vereceksin, karşılıksız vereceksin. Ne yapılsa azdır da, hiçbir şey yapılmıyor ki Türkiye’de. Sokaktaki çocuklara baksanıza, hırsızlar, yankesiciler, tinerciler… İçler acısı hepsinin durumu. Bunun yanı sıra bütün fabrikalar, iş yerleri, bankalar batıyor.

Hayatınızda keşke yapsaydım ya da yapmasaydım dediğiniz bir pişmanlığınız var mı?
Kariyerim için yani matematik için. Matematikte belki bir konuya fazla gömüldüm. Ben çok inatçıyımdır. Okulda da öyleydim. Sınavda birinci soruyu yapmazsam eğer ikinci soruya geçemezdim. O yüzden matematikte de bir konuya girdiğim zaman o konuda çözülmemiş problem kalmayıncaya kadar, en zor problemlere girdim. Birçoğu hala çözülmedi onların. Araştırmayı bırakalı on yıl oldu neredeyse doktora dalında el attığım ve çözemediğim problemler hala çözülemedi.

Bilgide matematik desem siz ne dersiniz?
Olağanüstü.(gülüyoruz) Çok iyi odaları var, bölüm başkanları ağırlıkta.(gülüyor) Güzel, hoş bir şey yapmaya, yüksek kalitede matematikçi yetiştirmeye çalışıyoruz. Az verim alıyoruz ama pir verim alıyoruz. Bölümden ayrılanlar iyi yapıyorlar. Başka yerde yok böyle bir eğitim sistemi. Bu kadar fazla öğrencileriyle ilgilenen bir bölüm de yok, yaz okuluyla, konferanslarıyla… Küçük de bir bölüm, sıcak bir aile yapısı var içeride. Keşke ben öğrenci olsaydım Bilgi’de matematik bölümünde diyorum.

Bilgi Üniversitesi / Colors of Bilgi kulübü adına yapılan sohbet
5.16.2006