diyojen’e sorarlar:

-üstad, bir adamın zekasını nasıl anlarsın?
+konuşmasına bakarım.
-peki ya hiç konuşmassa?
+henüz o kadar akıllısına hiç rastlamadım.

Sanırım insan büyükdükçe akıllanıyor, akıllandıkçada susuyor. Bakıyorumda eskiden daha çok konuşurdum, artık daha çok dinler, sonra konuşur, az konuşur oldum. Eskiden konuşmayınca orada değil gibi hisseder, kendimi göstermeye çalışır, bende varım derdim. Konuşmayınca, söylemeyince unuttum sanmasınlar isterdim. Artık sustukça hatırlıyorum. Akıllandıkça susuyor, sustukça akıllanıyorum.